Efsaneler - Ela Durusoy
Efsane Nedir?
Efsane ya da söylence, hem anlatıcı hem de dinleyiciler tarafından insanlık tarihinde yer aldığına inanılan veya öyleymiş gibi algılanan insan eylemlerinin yer aldığı bir anlatıdan oluşan bir folklor türüdür. Efsanelerde anlatılan olaylar bazen doğaüstü olabilir ama çoğunlukla gerçek olaylara ve gerçekten yaşamış kişilere dayanır. Bu öykülerin çoğu kahramanca işler yapmış kişilerle ilgilidir. Efsaneler nesilden nesile aktarılır. Efsaneler belirsizdir, katılımcılar tarafından asla tamamen inanılmaz, aynı zamanda kararlı bir şekilde şüphe edilmez. Akdeniz Bölgesine Ait Bazı Efsane Örnekleri
1-Şah-ı Meran (Şahmeran)
Akdeniz Bölgesi’nin Tarsus ilinde yaşayan yılanlara Meran adı verilirdi. Barış içinde yaşayan bu yılanlar akıllı aynı zamanda şefkatliydi ve kraliçelerine Şahmeran denirdi. Şahmeran’ın vücudunun üst kısmı güzeller güzeli bir kadın, vücudunun alt kısmıysa yılan şeklindeydi. Onu gören ilk insan Cemşab, odun satan fakir bir ailenin oğluydu. Cemşab, arkadaşları ile bir mağaradan bal çıkarmak ister ancak arkadaşları daha çok bal alabilmek için Cemşab’ı mağarada bırakırlar. Cemşab, mağarada ışık sızan bir delik fark edince bıçağı ile bu deliği genişletir ve çok güzel bir bahçe görür. Bu bahçede eşsiz çiçekler, bir havuz ve birçok yılan vardır. Yıllarca burada yaşayan Cemşab, Şahmeran’ın güvenini kazanır ancak ailesini özler ve Şahmeran yerini kimseye söylememesi şartıyla onun gitmesine izin vereceğini söyler.
Cemşab Şahmeran’ın yerini padişah hastalanıncaya kadar kimseye söylemez. Vezir, padişahın iyileşmesi için Şahmeran’ın etini yemesi gerektiğini söyleyince Cemşab Şahmeran’ın yerini gösterir ve Cemşab’ın aslında üzgün olduğunu gören Şahmeran onu kaynatıp suyunu vezire içirmesini, etini de padişaha yedirmesini söyler. Vezir ölür, iyileşen padişah ise Cemşab’ı veziri yapar. Efsaneye göre, Şahmeran’ın öldürüldüğünü bilmeyen yılanların bunu öğrendiğinde Tarsus’u istila edeceği rivayet edilir.
Bir söylentiye göre Şahmeran’dan tıp bilimi ile ilgili birçok bilgi edinen Cemşab aslında Lokman Hekim’dir.
2-Anavarza Efsanesi
Vaktiyle Anavarza, yiğit insanların ve güzel kızların yaşadığı büyük bir şehirmiş. Dıştan gelecek tehlikeye karşı koyabilecek durumdaymış. O zamanlarda şehirde yaşayan taş ustaları, taştan oymalarla evleri ve meydanları süsler, insana şaşkınlık verecek, hayranlık duyulası eserler yaratırlarmış. Gündüzleri, halk kentten çıkar, tarlada-bayırda işini görür, akşam olduğunda ise kente geri dönermiş. Halk, bu güzel kentte huzur içinde yaşarmış. Akşamları her ev, kahkahayla dolarmış, ağıtlar şarkı diye söylenirmiş. Halk mutluymuş, günler böyle gelir geçermiş. Anavarza Kralı’nın akıllı mı akıllı, güzel mi güzel bir kızı varmış. Birgün Sis Kralı’nın elçisi, Anavarza Kralı’na gelmiş ve “Ulu Sis Kralı adına, yüce Anavarza Kral’ına saygılarımı sunarım.” demiş. Söyle bakalım, ne diler kralın bizden?” deyince elçi: “Kralım kızınızı oğlun ister.” demiş Sis kralının elçisi ve kentin huzuru kaçmış. Kral “Ya istediğini kabul etmezsem?” demiş. Elçi “Kızınızı kralımın oğluna vermezseniz, krallığınıza savaş açılacağını bildirmekle de görevli bulunuyorum.” demiş. Sis Kralı’nın elçisi gidince, bu defa da Misis Kralı’nın elçisi kapıya dayanmış. O da kızını Misis Kralı’nın oğluna istemeye gelmiş. O da aynı istek ve tehditlerde bulunmuş. Anavarza Kralı, çok halim selim, iyi yürekli bir insanmış. Ne yapacağına karar verememiş ve kara düşüncelere dalmış. Kızını bu krallardan hangisinin oğluna verse, diğeri yine kendi halkına savaş açacak, belki de ülkesi elden gidecekmiş. Hiçbirine vermezse, bu defa da iki ülke halkı ile savaşmak zorunda kalınacakmış. Kara kara düşünüp durmuş. Kız, babasının haline çok üzülmüş. Kara düşüncelere dalan babasına, “Bana derdini niçin açmazsın?” diye kahırlanmış. Kral, “Kızım, güvercin topuklu yavrum, Sis Kralı elçi göndermiş, oğluna seni ister. Misis Kralı da elçi göndermiş. O da oğluna seni ister. Vermezsem savaş açılacak, hangisine tamam desem, yine de olacağı bu. Ne yapmalı, bilemedim!” demiş. Kızı gülmüş ve “Ondan kolay ne var, babacığım!”, demiş. “Şeytan bile çözemez bu düğümü kızım?” demiş kral. Kızı da “Kral babam, bundan kolay bir şey yok! Dersin ki onlara ‘Ben kızımı veririm, veririm ama, bir şartım var. Anavarza’nın suyu az. Buraya bol suyu önce kim getirirse, onun oğluna kızımı veririm.’ Onlara öyle söyleyin siz. Gerisine karışmayın.” “Bak işte bunu hiç düşünmemiştim. O zaman savaşsız çözeriz bu işi.” demiş kral. “Elbette babacığım. Halkımız rahat, huzur içinde yaşıyor. Onların benim yüzümden acılara katlanmalarını, ölmelerini istemem hiç.” demiş kız.
Her iki kralın elçileri, Anavarza Kralı’nın kararını öğrenmek üzere Anavarza’ya gelmişler. Kral onlara “Anavarza’ya bol suyu ilk getirenin oğluna kızımı vereceğim. Kararımı krallarınıza böyle iletiniz.” Demiş. Elçiler, bu kararı hemen kendi krallarına iletmişler. Bunun üzerine, Sis Kralı yukarıdan, Misis Kralı da aşağıdan başlamış su yolunu yapmaya. Sis Kralı su yolunu yontma taşlardan, çok güzel, sağlam biçimde yaptırmaya uğraşırmış. Bu yüzden işi gecikirmiş. Misis Kralı da kerpiçten yaparmış su yolunu. Bu yüzden Misislilerin su yolu çabuk ilerlemiş. Misislilerin su yolunun kente yaklaşmakta olduğunu gören kızı almış bir üzüntü. Meğer içten içe yiğitliğini duyduğu Sis Kralı’nın oğlunu severmiş. Ona adamlar göndermiş: “İyiye kötüye bakma. Elini çabuk tut, su yolunu bir an önce bitir!” demiş. Ama taş yol bu peynir değil ki, doğrana; çamur değil ki, sıvana. Sonunda Misislilerin yolu bitmiş. Su gelmiş kentin kapısına dayanmış. Dayanmış dayanmasına, ama kız buna dayanamamış. Sevmediği biriyle evlendirilmektense, canına kıymaya karar vermiş ve kendisini kayalıklardan aşağıya atmış. Derler ki, Anavarza o günden sonra bir daha şenlik nedir bilmemiş. Neşe dolu kahkahalar, kentin evlerinden bir daha hiç yükselmemiş…
3- Alanya Kalesi’nde Eleni‘nin Göz Yaşları
Korsan Vasili’nin ülkesini yağmalamasından bıkan Tekfur, kızını bu yağmacıyla evlendirmeye karar vermiş, fakat Eleni’nin kalbi fakir bir çobanda olduğundan babasının bu kararını asla kabul etmemiş. Kızının bu durumunu gurur meselesi yapan Argiles, kızına bir ders vermek istemiş ve güzel kızı Eleni’yi Alanya Kalesi’nin zindanlarına hapsetmiş.Eleni’nin kaldığı daracık hücrenin, Damlataş kumsalına bakan küçücük bir penceresi varmış.
Babası Eleni’ye Alanya’nın tüm güzelliklerini gösterirse, onun bu güzelliklere kayıtsız kalmamak adına hayata dönüp evliliğe razı olacağını düşünmüş. Fakat babasının bu beklentileri boşa çıkmış. Çünkü Eleni hiç pişman olmamış. Sevdiği çobandan vazgeçip yağmacı Korsan Vasili ile evlenmeye razı olmamış. Eleni, gece gündüz döktüğü gözyaşlarıyla kaldığı hücrenin küçücük penceresinden Damlataş’a uzanan kıraç tepeyi sulamış. Bir zaman sonra bu kıraç tepede defne, nar ve iğde ağaçları yetişmiş. O günden beri ne zaman yağmur yağsa Alanyalılar saran defne kokusuyla Eleni’nin hıçkırıklarını hisseder olmuş.
4- Noel Baba
Dünyada “Noel Baba” olarak bilinen Aziz Nikolas’ın, Türkiye’nin Akdeniz kıyılarında önemli bir Likya kenti olan Patara’da doğduğuna inanılıyor. M.S. 270’li yıllarda Patara’da zengin bir buğday tüccarının oğlu olarak doğan ve babası öldüğünde büyük bir servetin tek mirasçısı olan Aziz Nikolas, servetini yoksullar için harcamaya karar verir. Bu sırada Patara’da önceleri çok zengin olan bir kişi, fakirleşmiş ve kızlarının çeyizini yapamayacak duruma gelmiştir.
Aziz Nikolas durumu görerek onlara yardım etmeyi düşünür. Kendini belli etmemek ve gururlarını kırmamak için kızların evine gece gider. Uykudayken büyük kızın açık olan penceresinden çeyizine yetecek olan bir kese altını içeri bırakır. Ortanca ve küçük kızın çeyiz paralarını ise pencereleri kapalı olduğu için bacadan atar. İşte Noel Baba’nın yılbaşında bacadan girerek hediye bırakma öyküsü böyle ortaya çıkmıştır.
5- Kaş’ta Uyuyan Dev Efsanesi
Fotoğrafa dikkatli baktığınız zaman dağın üzerine yatmış dev bir erkek silüetini fark edeceksiniz. Bu dev Kaş’ın ve Meis’in ortak efsanesi olarak bilinir. Bu devin dişisi de Kaş’ın karşısında olan Meis adasındaymış. Efsaneye göre karşılıklı bulunan bu iki devin her yerine deniz suyunun teması halinde devler uyanıp birbirlerine kavuşacaklar ve aşk yaşayacaklardır.
Kaynaklar:
https://atakurumsal.com/geleneksel-turk-efsaneleri/
https://tr.wikipedia.org/wiki/Efsane
https://antalyacityzone.com/galeri/antalyanin-mutlaka-bilmeniz-gereken-7-sehir-efsanesi/82
Kim bilir, belki de efsaneler gerçektir bize anlatılırken efsane kelimesi ile anlatılıyordur?? Yazı dizisinde olduğu gibi bir sürü daha anlatılmayan ya da unutulan efsaneler vardır.
YanıtlaSilBelki de eski insanlar yaşadıkları dönemdeki imkanlar neticesinde çizmeye çalıştıkları şeyler belki de gerçekti??
Güzel bir yazı dizisi olmuş tebrik ederim.